Nora Ephron filmlerini severim.
Üstlerinde içimi ısıtan bir naiflik, yüzümü güldüren espriler, film boyunca hakkında konuşulan bir kitap, vefayla bahsedilen bir film, dozunda romantizm ve bolca yaşama sevinci taşırlar. Ailem gibi hissettiğim oyuncular başrollerde oynar ve bana şunu hissettirirler: Her şeye rağmen yaşamda tutunulacak bir dal mutlaka vardır.
Film Mekanları- New York Kafeleri
Harry Sally ile Tanışınca, Mesajınız Var, Sevginin Bağladıkları (Sleepless in Seattle), Julie&Julia ya da Michael desem bu filmlerin hepsini hatırlarsınız eminim. Yüzünüzde nefis bir tebessüm oluştuğunu saklamayın sakın çünkü benim o tebessümlere ihtiyacım var.
Norah Ephron filmleri gönlümün efendisi
Kitaplar, filmler, göremediğim şehirler, varabildiğim kentler beni mutlu eden şeyler. Ruhum ne zaman bir açmaza saplansa yönümü bu saydığım şeylere çeviriyorum. Küçük mutluluklarımı yaşamımın özü kılmaya çalışıyorum.
Peki ya film mekanları?
Siz de benim gibi bir filmde gördüğünüz bir yerde olmayı hayal ediyor musunuz?
New York’ta 72. caddede bir evde kaldık. Town House dedikleri tarzda bir binaydı. Birbirine bitişik yapılmış binalar önlerinde uzanan birkaç basamaklık merdiven girişleriyle birbirinden ayrılıyordu. Tıpkı filmlerden tanıdığımız evler gibi. Orada bulunduğumuz on beş gün boyunca o merdivenlerden çıkıp anahtarımızla giriş kapısını açıp evimize girdik. Her merdivenin ayrı bir köşesinden ses çıkıyordu. Ahşabın o tanıdık tınısı…
Evin olduğu sokak Central Park’a açılıyordu ve hemen arka sokağımızda Doğal Tarih Müzesi vardı. Her gece sokağa bakan pencerenin önünde oturup çayımı içtim, defterime bir şeyler karaladım ya da film seyrettim.
Mesajınız Var
Oradayken farkında değildim ama bu bölge Mesajınız Var filminin çekildiği bölgeydi. Filmin kahramanları Kathleen ve Joe ile arada yıllar olsa da aynı metro durağının önünde oturmuş, köşedeki aynı sosisçiden sosisleri götürmüştük. ”Aman Allahım bu ne ya? 5 dolara gazete mi olur?” diye gazete almadığım köşedeki gazeteci hâlâ aynı yerde duruyordu.
Sevdiğim bir Hollywood sanatçısıyla aynı yerde yemek yemek ya da aynı sokakta yürümek kadar basit değil anlatmak istediğim. Hayat bazı yerlerde daha yavaş ilerliyor gibi sanki; onu seviyorum. Yıllardır aynı köşede duran gazeteci benim için çok kıymetli.
”Mesajınız Var” filminde Kathleen ile Joe bir kafede buluşurlar. İlk buluşmaları olacaktır bu ve Cafe Lalo‘ya giderler.
Aradan yıllar geçer. Benim bu filmi seyretmemin üstünden koca bir gençlik akar. İlk aşkların insanda bıraktığı izler silinir. Film bile hayal meyal aklımdadır. Olacağını düşünmediğin bir gelecek zamanda New York’ta konakladığın evden çıkarsın, o kafeye gitmek ve kahvaltını etmek için yürürsün.
Size bir şey söyleyeyim mi? Hayal kurmak nefis bir şey! Her zaman gerçekleşmese de öyle!
Cafe Lalo da bir kafeydi işte. Bir film karesinin orta yerine oturmuş, yıllar sonra karşıma çıkmıştı. Kafe çok kalabalıklaşmadan kahvaltımızı ettik, içerinin fotoğraflarını çektik ve sonra da bir keyif kahvesi yudumladık.
Bilmediğin bir yere gidip evde kalmak ve o verdiği oranın yerlisi olma hissini çok seviyorum. Hiçbir otele değişmem.
O filmler, aynen yazdığın gibi yüzümde kocaman bir tebessüm sebebi oldu:)
hayatım da açık ara gördüğüm en iyi blog 🙂 BAYILDIM ! saatlerdir okumaktan kendimi alamadım 🙂
"Before Sunrise" dan sonra aşk temalı en sevdiğim film kendisi ❤❤❤❤
Tom Hanks ve Meg Ryan'ın o filmi en sevdiğim filmlerden biridir:)
çOK GÜZEL… Çok severim ben de bu filmleri, içlendim bak şimdi iyi mi 🙂 Tebessüm de oldu bu arada olmaz mı 🙂
Yapma bunu:) Nasıl orada olmak istedim:)
Filmlerin, kitapların izinde seyahat etmek çok güzel ve sen bunu çok iyi başarıyorsun bence. Kötü bir film izleyicisiyim ama edebiyat konseptli bir tur düzenlesen ilk katılanlardan olabilirim.
Sondan bir önceki fotoğrafa özellikle bayıldım. Şehir manzaralı bir kahve, insan daha ne ister ? Biraz da hüzünlendim. NY gibi bir yerde bile bir sürü şey hiç değişmiyor, bakınca en azından bazı bölgelerde bariz bir mahalle hayatı var gibi. İstanbul'da ise her gün bir şeyi yitiriyoruz.
Seni bilmem ama bu yazı bana yaşama sevinci verdi. Ve ben de bir gün bir kaç hafta NY'de kalmayı hayal eder oldum.
?? Kahvenin kokusu burnuma geldi. Çok içten çok naif bir anlatım…