Eski yılın son pazarı…

Yeni bir yıla girmeden önceki son pazara geldik nihayet. Bildik hafta sonu halindeyiz biz. Koltukların yastıkları başka taraflara kaymış, kitapları dergileri sağa sola fırlatmışız, sehpanın üstü kullanılmış bardaklarla dolu. Pek steril bir ev ortamı olduğunu söyleyemeyeceğim yani. Bizim ev hafta sonu geldi mi hep dağınık. Etraftaki tüm kitapları okuyor muyuz? Hayır. Yine de çevremizi okunan okunmayan kitaplarla dolduruyor. Tüm defterlerimizi ortaya çıkarıyor, renkli renkli kalemleri elimizin altında bulunduruyoruz. Kalem, defter kısmı bana ait daha çok. Ev böyle olunca, tüm kaygılarımı pencerenin ardındaki dünyada bırakınca rahatlıyorum. Çayı demliyorum ve bir köşeye çekiliyorum.
Bu pazar sabahı erkenden kalktık. Saati kurmuştum zaten. Selçuk’la giyindiğimiz gibi Kartal’daki Organik Pazar’ın yolunu tuttuk. Pazar hali, insanların birbirine günaydın demesi, yüzlerdeki gülümseme sevdiğim şeyler listesinin başında. Pazarın girişindeki güler yüzlü teyze mini minnacık ıspanaklar getiriyor ve getirdiği gibi bitiyor ıspanaklar. Bu sabah hem koşup ıspanağımı aldım, hem de söylendim teyzeye.
” Senin ıspanakların yüzünden bu kadar erken geliyoruz. Saat 10.00’dan önce çıkartma şunları tezgaha.”
Alışveriş bitip de eve gelince o ıspanakları yıkama faslı oldu tabii ki. Yıkarken uzun uzun bu kadar ıspanakla ne yapacağım düşüncesi kafamı kurcaladı. Allah’tan bilgisayardan Michael Bublé‘nin “Christmas, christmas…”diye neşeli neşeli şarkıları geliyordu da ıspanakların yarısını çöpe atma fikrini kafamdan def ettim. “Mutfak benim mabedim!” diyeceğim şimdi, kimse bana inanmayacak.?
Şaka bir yana, yemek falan yapmıyorum ama mutfaktan da bir türlü çıkmıyorum. Evde olduğum vakitler hayatım mutfak masasının etrafında geçiyor. Bloga yazı yazacaksam oturup burada yazıyorum. Kuzey ders çalışacaksa yine bu masada oturuyoruz. Eve gelen misafirleri de burada ağırlıyoruz. Yemek bitince çay için salona geçelim diyorum, kimse tınlamıyor. Biz mutfağın orta yerinde duran masanın etrafında toplanmışken, sebzeler yıkanıyor, çay demleniyor, birisi kalkıp buzdolabından bir şey alıyor. En çok evdeki ufaklıkların (komşunun çocukları, yeğenlerim, Kuzey’in arkadaşları…) bulundukları odadan koşarak gelip su içmelerini, çikolata ve bilimum zararlı şeylerin durduğu dolaptan canlarının istediği şeyi alıp yemelerini seviyorum. Buzdolabına çocukların teklifsizce dokunabildiği evler başka bir samimiyet taşıyor bence. (Buzdolabını açma sebepleri kesinlikle içecek için oluyor ya da dondurma)
Biz bu sene Kuzey’le yapabilirsek bir şey yapmaya niyet ettik. Belki kitapçılarda gezinirken dikkatinizi çekmiş olabilir. “52 Liste Projesi” adında bir ajanda var. Her hafta için bir ödev var; liste yapmak. Aktivite olsun diye, “Yapar mıyız?” dedim Kuzey’e. Yaparız dedi. Düzen insanı değiliz ikimiz de ama ne yapacağımızı bu sefer ikimiz de görmek istiyoruz. Bu konuda bir başarı elde edersek listemizi burada yayınlayacağız. Bu blog nasıl bir başarı grafiği yakaladı böyle yahu??
Yeni bir şeyler yapmak istiyorum. Ondan böyle sağa sola saldırıyor olabilirim. Her yeni yıl taze bir şeylere başlamak için fırsat. Bu durumun gerçek olup olmaması da pek mühim değil aslında; ruhumuz nasıl rahat hissediyorsa öyle olsun. Bir şeylere başlamak için pazartesi de uygun benim için cuma da. Keşke Kuzey de ödevlerine birkaç satırdır anlatmaya çalıştığım gibi çabucak başlasa. (Bu kısım blog yazarının sabrının tükendiği yer. Bizim evde birileri ertelemenin kitabını yazabilir.)
Şimdilik durumlar böyle.
Posta kutumuz ve gönlümüz yeni yıl için gelen kartlarla ve güzel dileklerle şenlendi. Bir çay demleyip hayallerime kaldığım yerden devam edeceğim.

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Eski yılın son pazarı…” yazısında 10 düşünce

  1. Berfin diyor ki:

    Kuzeye geçmiş olsun. Yeni yıla sağlıkl, huzurla. Huzurdan emin olamadım şimdi, ama en azından sağlikla.. benim posta kutuma henüz sadece bir tane kart düştü. Oda taa Amerika'dan:) neyse.. yarın Almanyaya gidiyorum her yıl olduğu gibi. Döndüğümde posta kutumun kapısını açmakta zorlanacağım inşallah maşallah :))) yinede mutlu yıllar?❤️

    • özlem öztürk diyor ki:

      Sağol. Sanırım iyileşti Kuzey. Daha iyi.:)
      Yolladım kartımı. Muhtemelen yeni yılın ilk günlerinde gelir. Senin kartın ulaştı bana. Nefisti, ellerine sağlık. Yeni yıl, eski yıl derken ömür geçiyor böyle işte.
      Mutlu, sağlıklı yılların olsun senin de…

    • özlem öztürk diyor ki:

      Elif, iyi ki selam vermişsin. Ben biraz geç döndüm ama 🙁
      Aralık ayının son günleri işte. Bir şeyleri bitirme yeni bir şeylere daha temiz başlama çabası. Hesaplar, kitaptan, şöyle kendini bir elden geçirmeler… Her ay yeni bir başlangıç yapmayı belki ilke edinmek gerek, ne bileyim? Öyle söylenip duruyorum işte 🙂

  2. Naz Pek diyor ki:

    Yenilenmek duygusu banada hep iyi gelir.umut işte değişen birşey olmasada bu yolda çaba harcamayı seviyorum.Kuzey le projenizi merakla bekliyorum ana oğul iyi bir ekip çalışması olacağa benziyor

    • özlem öztürk diyor ki:

      Ben de Kuzey'le birlikte yapacağımız şu liste işini merakla bekliyorum desem. Çok uzun süreçli bir şey olacağına pek ihtimal vermesem de olaya direkt negatif girmek istemediğimden ikimize de bir şans veriyorum. Umarım ilk haftadan fire vermeyiz 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir