Paris Bistroları Listesi

Paris’e gitmeye niyet ettik ya, kendimce bir Paris Bistroları listesi yapıyorum. Hangi bistroya gitmeli, nerede yemek yemeli?

Mini söz: En kısa zamanda yazının altına bir PDF ekleyeceğim bu bistrolar için. Başarır başarmaz.

İki sene olmuş Paris’e gitmeyeli. İçimde bir heyecan. Sanki Paristeki her anımı planlamam gerekirmiş gibi geliyor. Gezmek dert değil de öğlen ve akşam yemeklerini düşünüyorum; birinden biri güzel olsun istiyorum. Kuzey de gelecek ya hayattan kaçırdığımız bu kısacık tatilimiz keyifli geçsin diye çabalıyorum. Bir de Kuzey benim suç ortağım, yemek arkadaşım. Küçücükken Selçuk’un yurtdışında olduğu her seferinde onu alıp Sushi Co’ya giderdim. Sushileri, Tay usulü acılı ekşili tavukları, etleri götürürdük. Büyüdükçe de yolumuza devam ettik. Birlikte istiridyeleri gömdük, her türlü deniz böceğini yedik. Biz Kuzey’le Provence usulü midyeleri yerken, Selçuk bizim midyenin sosuna ekmek banıyor, patates kızartması yiyor. Bunca zaman birlikte bir yere gidemeyince de şimdi Kuzey’le Paris’e gidebilmek için gün sayıyorum. Bir de dua ediyorum kapanma falan gelmesin diye. 🤞🏻

Paris Bistroları
Paris Bistroları

Paris’te hangi bistroda yesek?

Kafamda elbette birkaç yer var. Daha önceden gittiğim, Kuzey’le gitmeyip de onun da görmesini istediğim.

📌   Mesela böyle düşündüğüm an bu listede ilk sırayı La Jacobine alıyor. O küçük restorana Kuzey de gelsin istiyorum. St.Germain’de dolaşıp Odeon’da soluklanmak, ardından o çok sevdiğim pasajın içinde yürüyüp restoranın kapısından içeri girmek gözüme çok güzel gözüküyor. Şimdilik tek problem bu restorana online rezervasyon yapamamak. Otele bir mail atsam da bizim için rezervasyon mu yapsalar diye düşünüyor; bu düşünce aklımın ucundan geçerken de otelin, rahat Fransızların hayatta benim rezervasyonumla ilgilenmeyeceğini bilerek umudumu kesiyorum. Onlar benim mailime dönene kadar ben gitmiş olurum zaten Paris’e. (Yani listemin ilk sırasında La Jacobine var.)

📌   Le Petit Bouillon Pharamond yeni keşif restoranlarımdan biri olacak. Daha önce gitmedim ama adını sıklıkla duyuyorum. Clémenceau, Oscar Wilde, Hemingway müdavimlerindenmiş. Mitterand da gidermiş ama açıkçası bu bilgi pek de umrumda değil. Bu restoran zaten rezervasyon kabul etmiyormuş. Belli ki Chartier Bouillon gibi kapı önü beklemeli yerlerden biri. Eee iyi! değişiklik olur.

Adres: 24 Rue de la Grande Truanderie, 75001 Paris, Fransa (Les Halles yakınlarında olduğu bilgisini paylaşayım.) Menu bilgisi de BURADA.

📌  Bouillon Pigalle de radarımdaki bulyon restoranlardan biri. Bir üstteki seçenekle arasında, “Nasılsa Paris’e yine gelirim.” diyerek seçim yapabilirim. Paris’e gittiğinde yapamadığım şeyler için üzülmeme formülüm bu. Nasılsa yine gelirim diyorum. Son iki senedir gidemediğim düşünülürse belki de doğru bir motto değil benimki ama yapacak bir şey yok. Hayat beni kadere inanmaya doğru itekliyor.

Adres: 22 Bd de Clichy, 75018 Paris, Fransa

Paris’te gezmeye, yemeğe devam!

📌   Bistrot Paul Bert: Gitmeye niyet ettiğim bistrolardan biri de burası. Vedat Milor da gidin ve “steak au poivre” ısmarlayın kendinize diyor. Eee, o zaman mecbur deneyeceğiz. Bu restorana gitmeyi hem istiyorum, hem de okuduğum negatif yorumlar yüzünden arada kalıyorum. Belli ki turistlere pek de kıymet vermiyorlarmış. Garsonlar kaba diyenler var. Takmayacaksak gidilebilir elbette. Gidersem buraya geri döner bir güncelleme yaparım.

Adres: 18 Rue Paul Bert, 75011 Paris, Fransa

📌   Le Grand Colbert: Bunca zamandır Paris’e giderim, bunca zamandır bu restoranın da önünden geçerim ve her seferinde “Yaaa, Diane Keaton’la Jack Nicholson’ın yemek yediği bu restoranda yemek yiyelim.” derim ama bir türlü gidemeyiz. Bu sefer gidelim diyorum. Gerçi bu kadar restorana gitmemiz mümkün değil ama ben yazayım buraya da aklımın bir köşesinde dursun. Nasılsa daha  çok gideceğiz Paris’e. 😀 Vallahi öyle böyle derken, ben bu restorana rezervasyonumuzu yaptım. Bakalım nasıl geçecek yemeğimiz?

Adres: 2 Rue Vivienne, 75002 Paris, Fransa

📌   Chez Michel: Karar verilen, rezervasyon yapılan restoranlardan biri de bu. Michelin Rehberine girmiş restoranlardan biri. Deneyelim dedik. Ben rastgele girdiğim Paris bistrolarından çoğu zaman çok memnun kaldığım için bu tip restoranlar biraz korkutuyor beni. Ama gitmeden de bilemeyiz.

Adres: 10 rue de Belzunce, Paris, 75010, France

Sevdiğim diğer Paris bistroları hangileri peki?

Belki sizler de bir gün gitmek istersiniz.

📌   Le Bon Georges, çok sevdiğim bistrolardan biri. Önceden rezervasyonsuz yapmayı unutmayın.

📌   Benim gibi edebiyat düşkünleri Margueritte Duras öğle yemeklerini nerede yemiş diye merak ediyorsa Le Petit Saint- Benoit‘ya gitmeli.

📌  Çok da özel bir şey yemeyelim ama bizde olmayan bir şey olsun. Hem çok para vermeyelim, hem de lezzetli olsun diye en azından bir öğlen vakti kendine güzel bir hediye vermek isteyen midye düşkünleri elbette Leon de Bruxelles‘e gitsin. Etrafta size yakın bir Leon mutlaka vardır. Yanına buz gibi bira almayı da unutmayın lütfen.

📌 Chartier Bouillion, onlarca kez gittiğimiz bir bulyon restoranı. Bu sefer başka yerler deneyeceğiz. Burada rezervasyon alınmadığını ve kapıda uzunca bir süre bekleyeceğinizi bilin. İşin raconu bu ne yazık ki.

Benim takip ettiğim, sevdiğim insanlar hangi Paris bistrolarını seviyor?

Anthony Bourdain’in bu hayattan çekip gitmesi hiç beklemediğim şeylerden biriydi. Dışardan birilerinin hayatına bakmak, yargılarda bulunmak kolay tabii. Ben de baktığım yerden Anthony Bourdain’in dünya üzerinde bir ileri bir gidip gelmesini seyrediyor, yediği yemekleri görünce ağzım açık seyrediyordum kendisini. Yaşama böylesine tutunan insanlara hep gıpta ederim zaten. Yaşamanın hakkını veren insanlardan bahsediyorum. Kendi kararıyla bu dünyadan çekip giden Anthony Bourdain de ekrandan gördüğüm kadarıyla yaşamının hakkını verdi. Hâlâ dünyanın bir ucuna giderken Anthony Bourdain yazılarına, videolarına, dizilerine bakıyorsam onu çok sevdiğim için. Bir de dünya o gittiğinden beri pek değişmediği için. O yüzden birazcık da saygıdan Anthony Bourdain’in Paris’ini ekliyorum buraya.

Gelelim pek sevdiğim David Lebovitz’e. Kendisi devamlı takip ettiğim ünlülerden. En azından benim için çok ünlü biri. Nefis bir blogu var. Paris’ten, Paris pazarlarından, marketlerden, bistrolardan, hayatından bahsediyor. Yemek yapıyor, kitap yazıyor. O yüzden onun Paris önerilerini de her zaman severek takip ediyorum.

 

Merak edenler için: Geçmişte Anthony Bourdain ve Vedat Milor tavsiyeleriyle bir Atina yazısı yazmışım. LİNKİ de buraya.

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Paris Bistroları Listesi” yazısında 5 düşünce

  1. elif diyor ki:

    Senin için çok seviniyorum, dönüşte yazacağın yazıları dört gözle bekliyorum. Kapanma filan olmaz artık; güle güle gidin gelin. Umca gibi bir şey başla kullanmıyorsan, psikolojik olarak bile iyi geliyor.

    • Özlem Öztürk diyor ki:

      Selam,
      Konuşmuştuk seninle hayatımızın bu aralar nasıl geçtiğini. Pandemi de üniversite başvuruları da gerdi bizi. Stres küpü şeklinde geziyorum ortalıkta. Derin derin nefesler falan alıyorum ama yetmiyor 🙂
      Hayırlısıyla gidelim, oralarda yiyip içip hastalanmadan gelelim istiyorum. Geçen sefer Paris dönüşünde öyle hasta olmuştum ki iki hafta kendime gelememiştim. Böyle de bir korku hali geldi içime. Selçuk musluk suyu içme bu sefer dedi. Onu deneyeceğim. Cuma inşallah❤️

  2. Sezer Eser Perker diyor ki:

    Oo, ufukta Paris mi var? 🙂 İnan Paris sevgini bildiğimden kendim seyahate çıkıyor gibi sevindim Özlem. Güle güle git, güle güle gel ve listedeki hangi mekânlara uğradığını yaz olur mu ?

    • Özlem Öztürk diyor ki:

      Ah, hâlâ gidebileceğimize inanamıyorum. Sanki ilk kez gideceğim. Hava buz gibi. Korkaklıktan bavul hazırlamadım. Aklımda Paris. Tuhaf bir gerginlik. Ya ben stresli bir insan oldum. Niye ki? Kendime çok kızıyorum, çok. İnşallah gideriz. ve biliyorum etrafımdaki herkes benden daha çok seviniyor Paris’e gideceğime. Ne mutlu bana ❤️

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir