Yeşim Cimcöz’ün Yazı Evi ve Masal Anlatmak Üzerine…

Yazmıyorsam bir sebebi var elbet: Kendimi şarj ediyorum.
Bahaneler, bahaneler… Değil mi?
Okullar açıldı, sonbahar hafiften kendini belli ediyor diye içimde bir sevinç.
Ancak kendimize geliyoruz ya da kendime geliyorum. Hayat akması gereken tempoda akıyor. Böyle diyorsam, bir haftadır bu böyle!
Ya da ben bir haftadır hayatın beni sakinleştiren ruhunu görebiliyorum.
Masal gibi birinden bahsedeceğim size!
Bahsetmesem ölürdüm sahiden!
Bu ismi not edin lütfen ve unutmayın. Bir gün karşınıza bir yerde çıkarsa, kaçırmayın, hayatınızda hoş bir ses bırakması için kulaklarınızı dört açıp dinleyin.
Judith Liberman! Masal gibi bir kadın, insanın ağzında şeker tadı bırakıyor.
    Judith’le bir şans eseri karşılaşıyoruz.Uzun bir yol alıyoruz tabii, yollarımızın kesişmesi için…
  Önce yolum Kuzey’in gideceği okulla kesişiyor. Zor annelik falan derken, oğlumun sayesinde hayatıma öyle güzel insanlar giriyor ki şaşıp kalıyorum. Sınıf arkadaşlarından birinin annesi ile çocuklar daha aynı sınıfta değillerken tanışıp, arkadaş oluyoruz. Sonra çocuklarda aynı sınıfta okumaya başlayınca aynı kader birliği içine giriyoruz. Hikâyeler yazmaya meraklı bir kadın. Ne kılık, ne kıyafet, ne para, ne pul, varsa yoksa yazmakla derdi.
    Mario Levi’nin yazım atölyesine gidiyorum bir dönem; çünkü o arkadaşımın dediği gibi ”bir başlangıç” yapıyorum. İki dönem sonra başka bir rehbere doğru yola çıkıyorum. Sonra zaman geçiyor, şimdi o arkadaşımla beraber aynı masada birbirimize yazdıklarımızı okuyor, eksikleri tamamlıyoruz. Kısacası mutlu oluyoruz.
Burada hayatıma bu arkadaşım sayesinde bir başka güzel kadın giriyor. Onun anlattıklarının sadece yazmama bir vesile olmayacağını, hayatımın renklerini bulmamda yardımcı olacağını daha ilk andan itibaren biliyorum. Ona okuduğum her yazının, ağzından çıkan her güzel sözcükle beraber biraz daha güzelleştiğini farkediyorum. Aklımdan dökülen her bir satırın sonu, onun koyduğu ya da çizik attığı karalamalar ve düzeltmelerle başka bir hal alıyor. Burası Kadıköy’ün arta yerinde bir ”Yazı Evi”
    Yeşim Cimcöz’ün Yazı Evi’nde masanın bir kenarına Yeşim Hanım oturuyor, diğer tarafına bizler… Bu arada Yeşim Hanım kendisine Hanım denmesinden hiç hoşlanmıyor ya, insan Hanım’sız bir Yeşim’i zor çıkarıyor ağzından. En iyisi Yeşim Hoca demek…
    Bu yazı evi nasıl güzel bir yer. Kafanızın estiği her an kapısı size açık bir yazı odası. Evin aydınlık ruhuna ortak olmak isteyen herkes elinde fındık, fıstık, çay, kahveyle geliyor. Bazısı camın önüne yerleştirmek için çiçekler alıp getiriyor, bazısı yanında geçmesi gereken bir telaşla çalıyor kapıyı. Nasıl bir enerji sizi kucaklayan. Yeşim Hanım’ın aklından neler geçmiyor ki? Ne atölyeler var kafasının içinde hayata geçmek için bekleyen…
Peki Judith kimdir?
   Vallahi kim olduğunu bilmiyorum. Bildiğim tek şey onun bir ”masal anlatıcısı” olduğu. Bu cümlenin peşinden benim için akan sular duruyor. İşi masal anlatmak olan birinin detayını öğrenmek de istemiyorum zaten. Kafamda oturması gereken yere o çoktan geldi, kuruldu bile. Judith bir Fransız. Ülkesindeki yüzlerce masal anlatıcısından sadece biri. Anlattığı bir masalda bana Fransa’da kreşlerde, okullarda, hastanelerde, kitapçılarda her zaman masalların anlatıldığını anlatıyor. On yıldır burada yaşıyor ve dersler veriyor. İlk geldiği yıllarda Türkçe bilmediği için masal anlatamaz durumdayken ve bundan çok acı çekerken, şimdi nasıl güzel hayallere daldırıyor bir insanı.
Sadece hafta sonu için katıldığım kısa bir seminerde masal anlatmanın öğelerini, masaldaki gerçekçiliği, eğlenmeyi ve oyun oynamayı öğreniyorum.
Masal deyip geçmeyin! Ne çok önemli nokta var içinde. Konusu, girişi, gelişimi, masalın bağlanması, gerçeklik duygusu, hislerimiz, dilimiz, mimiklerimiz, masalı ruhumuz kadar iyi tanımamız ve daha bir sürü şey…
Ben masal anlatmayı öğrenebilmek için gittim ve harika bir haftasonu geçirdim. En sonunda ödülüm Judith’in anlattığı iki masal oldu. Onun dilinden nasıl da anlamlıydı.
Onu tanımadan önce kaçırdığım Galata Kulesi’nde bir masal anlatısı bir anda hayalim olup çıktı. Şimdi ondan gelecek bir haberi umutla beklemekteyim. Çoluğu, çocuğu, kocamı kaptığım gibi Galata Kulesi’ne gideceğim.
Seminerler hakkında bilgi almak isteyenler: Yeşim Cimcöz Yazı Evi‘ne bir tık.

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Yeşim Cimcöz’ün Yazı Evi ve Masal Anlatmak Üzerine…” yazısında 2 düşünce

  1. zero diyor ki:

    Özlem bu yazini kacirsaydim eger, eksik kalirmisim yeminlen. Ya hayatta boyle insanlarin olmasi nasil umut kaynagi. Sabah sabah heyecanlandim resmen. İyi ki varlar, iyi ki variz!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir