Hayatım sonunda alışık olduğu ritmine geri dönüyor. Evim sadece benim kulaklarına çalınan o çok severek dinlediğim şarkısını söylüyor. Biraz önce pişen yemeğin kokusunu alsın diye açık bırakılan aspiratör, mutfaktan tıslayıp duruyor. Evin şarkısına, pişen yemeğin kokusu karışmış.
Hızlı başlayan sene, bu hızla koşmaya devam ederse bu maratonu bitiremeyeceğini hemen anladı sanırım.
Birkaç ay önce aldığım ajandamın içini hemen doldurmaya başladım. Yaşam hep minnettar olduğum güzel yüzünü yine esirgemezse bizden, yapılacak bir dolu şey var yine…
Hiç ummadığım bir şekilde kışın ayazında yeni yıl umutlarından nasiplenmek için gittiğim Viyana mesela. Burada tanıştığım, yazılarının müptelası olduğum bir arkadaşımın farkında olmadan yaptığı bir çağrıya kulak verdim ben. Onun yazısını okuduğum geçmişte kalan o gün, ben yılbaşında hangi şehrin sokaklarında olmak istediğime çoktan karar vermiştim bile. Sonra benim bu neşeme, isteğime Kuzey’in arkadaşlarının ailesi de eşlik etti. Kalabalık bir aile olarak önce Viyana’da bir ”Yeni Yıl Yemeği” yiyelim o zaman dedik biz de!
Cafe Melange blogunu ve güzel Itır’ı blog dünyasında gezinenler tanıyordur elbet. Ben onun yazılarında her zaman bir naiflik bulmuşumdur; kurduğu cümleler hep kep keyif verir. Kızgınlıklarını, kırgınlıklarını dile getirdiği anlarda başka türlü anlatmaya çalışır derdini.
Elimden geldiğince anlatacağım benim gördüğüm, çocuklarla beraber görebildiğim Viyana’yı; lakin bu saatten sonra benim için Viyana, ”Itır” demek. Tüm yaşamım boyunca, bizi karsız ama soğuğuyla karşılayan Viyana’yı, Itır’ın sıcaklığıyla ve yorulmayan ilgisi, sıcak gülümsemesi ile hatırlayacağım.
Herkesin ”şinitzel yemek için mutlaka gidin” dediği şehir merkezindeki Figlmüller yerine biz başka bir yerde yedik şinitzelimizi. Itır’ın bize detaylı anlattığı yol tarifini takip ederek, Viyana’ya 30 dakika uzaklıktaki Grinzing köyüne geldik, bizi restorantta eşiyle bekleyen Itır’la buluştuk. Görür görmez tanıdım onu. Şinitzelin ve yanında servis edilen patates salatasının tadı harikaydı. Merak edenler için gittiğimiz restoranın adı Figl. Sanırım burası da Figmüller’in başka bir şubesi olabilir. Figlmüller’in rezervasyon sayfasında buranın da adı geçiyor. Grinzing gelirini şarap üretimi üzerine kurmuş bir bölgeymiş. Bu durumda tabii ki yemeğimizi harika bir şarapla yedik.
Nasıl güzel bir sohbetti. 2012 yılına bana bahşettiği güzel dostluklar için ne kadar teşekkür etsem azdır.
…ve elbette yaşasın blog kardeşliği:)
Teşekkürler paylaşım için mutlaka gidilecekler listeme aldım canım:)Senin önerilerini hep seviyorum denedim ve hepsi harika çıkıyor şimdiye kadar
Merhaba Özlem. Çok güzel anlatmışsın okurken gözlerim doldu. Benim de Viyana'da çok sevdiğim bir dostum var o nedenle Viyana'nın kalbimdeki yeri bir başkadır 🙂 İnsan uzakta kalınca o dostlukların değerini daha fazla anlıyor. Üzerine bir de Viyana'nın güzelliği eklenince söylenecek söz kalmıyor doğrusu. Bu arada ben de ilk şinitzelimi Figl'de yemiştim, tadı halen damağımda 🙂 Görüşmek üzere. Hoşçakal.
Başarılarınızın devamını diler saygılarımızı sunarız…
Özlemcimm..ne kadar zarifsin, cok tesekkür ederim benim icin yazdigin güzel sözlere.
Benim icin de ayri bir keyifti, burda taniyip cok sevdigim bir dostumla karsilikli gelebilmek, bu karsilasmalarin hep daha da cogalmasi dilegim
Daha nice nice güzel keyifli bulusmalara acilsin 2013..:)
cok cok sevgiler
Not: Figls, Figlmüller'in oglunun actigi yer, aile ayni sonucta 🙂
e ben boşuna mı? saadet zinciri diyorum bloga:))
Yaşasın bin yaşasın blog kardeşliği…
Fincanlarımız kardeş, ajandalarımız kardeş,benim blog abla blog=) daha ne olsun…
Okurken bile keyifliydi ki sizin için daha bir keyiflidir Özlem'cim. Mekan değişiklikleri ne güzeldir.
Takip ettiğimiz yazılarını okuduğumuz bloggerlarla tanışmak harika.
Yemekler, tatlılar çok güzeldi Gülşah. Çocukların sık aralıklarla yorulmasından ve havanın soğukluğundan devamlı yedik, içtik, hatta kilo alıp geri geldik:)
Melange ile mi tanıştınız, ne hoş. Keşke bizden de selam götürseydin…
Valla hepinizden selam götürmüşüm gibi sarıldı, sahiplendi bizi. Sahiden pek güzeldi:)
Bulustugumuzda bir leylak kokusu vardi havada…:)Özlem tüm selamlari, sevgileri valizine koyup da gelmis..
Çok seviyorum ben blog dostluklarının ete kemiğe bürünüp gerçek dostluğa dönüşmesini.
Sen de blog kazanımlarımdansın unutma olur mu canım?
Canım sen de benim için öylesin… Öyle olmadık zamanlarda ses veriyorsunuz ki bana, şaşırıp kalıyorum. En karamsar anlarım, bir anda en güzel anlarıma dönüşüyor. Sevilmek ve bunu hissetmek çok güzel… O yüzden her birinize ayrı ayrı teşekkürler. İyi ki hayatımda varsınız:)