Fotolarımı nasıl kaybettim?

Nasıl oldu bilmiyorum. Tatil nedeniyle evde herkes bir köşeye yayılmış, sevdiği şeylerle uğraşıyordu. Ben keyifle okuyup bitirdiğim Mandarinler kitabında işaretlediğim yerleri bir deftere geçmekle meşguldüm. Kuzey ödevlerini bitirdiği için i-pad’le oynama iznini babasından kapmıştı, mutluydu. Selçuk görevliydi. Bir süredir cep telefonumdan nedensizce aktaramadığım fotoğraflarımı bilgisayara aktarma görevi verilmişti kendisine; bizzat benim tarafımdan!

Haksızlık etmeyeyim. İsteyerek olmadı, saatlerce fotoğraflarımı aktarmak için uğraşan Selçuk, sonunda i-cloud’a fotoğraflarımı yedeklemeye karar verdi. Bu işlemin sonucunda bütün fotoğraflarım silindi, gitti.

Hasta olduğum Paris seyahati, Kuzey’le beraber çıktığımız Bologna tatili, bir günlük kısa bir yolculukla Kuzey’e gezdirdiğimiz Venedik keşfi, Charles Aznavour sevdası niyetiyle vardığımız Cenevre ve bir şans eseri yolumuzun düştüğü Bern’de çekilmiş tüm fotolar gitti.

Ne kadar üzüldüğümü anlatamam. Selçuk’ta çok üzüldü. İkimizin de çok üzüldüğünü gören Kuzey, bizi teselli etmeye çalışıyor. ”Üzülmeyin!” diyor da başka bir şey demiyor.

….anlatmak için fotoğrafları aktarmayı bekliyordum. Yazamamak zaten içimde bir sıkıntıydı; şimdi fotoları olmayan keyifli tatillerimi unutmamam için hemen yazmalıyım.

Ne yapalım? Kısmet böyleymiş.

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Fotolarımı nasıl kaybettim?” yazısında 9 düşünce

    • özlem öztürk diyor ki:

      Sahiden, sinir bozucu. Ne kadar üzüldüm. Enterasan olan hala umudumu kaybetmemiş olmam, fotoğrafların böyle bir anda buharlaşıp uçabileceğine inanamıyorum.
      Neyse diyorum, sağlık olsun. Bir daha gideceğiz mecburen, yapacak bir şey kalmıyor 🙂
      Sevgilerimi yolluyorum.

  1. TUĞBA'NIN DÜNYASI diyor ki:

    Ahhh! Ben de çok üzüldüm. Bu duyguları iyi bilirim. Benzeri başıma geldi ve düşündükçe hala içim acıyor. Bir süre sonra acısı elbette ki azalıyor ama ne zaman o anılar gelse aklıma hem sinirleniyor hem üzülüyorum. Bir defasında içinde neredeyse geçmişe dair tüm hayatımın fotoğraflarını barındıran hard diskim bilgisayarımdaki elektrik arızası nedeniyle yandı. Sana ne kadar ağladığımı anlatamam. Üniversite mezuniyetim, arkadaşlarımla ailemle eski anılarım, düğünüm. Sonra İstanbul'da Veri kurtarma'ya gönderdim taa buradan bağlantı kurup. Tabi pahalıya patladı ama inciğine cinciğine kadar hepsini kurtardılar. Yine de o güne değin dökdüğüm gözyaşlarından bir göl oluşabilirdi. Bu his berbattır. Ama işte bazen insan engel olamıyor ki, bir anda oluveriyor. Anılar çok kıymetli ve fotoğraflar onları daha da kıymetlendiriyor. Annemin her zaman dile getirdiği gibi fotoğrafların bilgisayarda telefonda veya hard diskte durması hiç iyi değil fotoğrafları zaman zaman bastırmak lazım. Teknoloji dünyası ne yazık ki sevdiğimiz anılara bizim kadar sahip çıkamıyor gün geliyor. Eskiden şaşmamak gerek diyorum böyle zamanlarda. Ama o kadar çok fotoğraf var ki hangi birini nereye sığdıracak olduğumuz da ayrı bir konu. En güzeli güzel bir organize edip belli zamanlardan belli fotoğrafları ayıklayıp basmak yahut bastırmak.
    Yazman iyi oldu, umarım bir çözümü bulunur.
    Sevgiler

    • özlem öztürk diyor ki:

      Şimdi benim başıma gelince böyle bir şey, anlıyorum ki herkesin başına gelmiş. Kendime sinir olmuş vaziyetteyim. İhmalkarlıktan başka bir şey değil. Aslına bakarsan tüm fotoğraflarım da tek bir bilgisayara yüklü olarak duruyor. Bu bilgisayarın aşına bir şey gelmesi, kaybetmem, çaldırmam ya da belleğinin zarar görmesi de mümkün. Google'dan falan yedeklemeyi ve fotoğraflarımı geri yüklemeyi denedim. Gel gör ki ne yaptıysam bir türlü fayda etmedi. Tuhaf bir şekilde Bologna fotolarına ulaşamıyorum. Mesela aynı seyahatte Venedik'te de bulunmuştum. Telefonumun dışında fotoğraf makinesiyle de foto çekmişim, Kuzey i-podla fotoğraf çekmiş, kısmen Selçuk cep telefonuyla fotoğraf çekmiş. Aynı şeyler o aralar gittiğimiz başka şehirlerde de aynı. Amma velakin Bologna'da fotoğrafları sadece ben çekmişim ve hepsini cep telefonumla çekmişim. O kadar keyifli ve sakin bir seyahatti ki fotoğraf makinesi çok ağırlık yapıyor diye taşımadığımı, miskinliği tatilimizin her tarafına yaydığımı hatırlıyorum. Yarın son bir umutla Apple mağazasına gideceğim. Bakalım yapacakları bir şey var mı? Yapacakları bir şey olsun ya da olmasın, çıkarken bir de Apple'ın harici hard disklerinden alıp, bilgisayarımdaki tüm fotoları da kopyalayacağım. Bu da bana büyük bir ders oldu valla 🙂

      Offf, diyorum. Sahiden berbat hissediyorum. Neyse, sağlık olsun. Tatlı canımıza ve kimseciklerin canına bir şey gelmesin.
      Çok öpüyorum Tuğbacım 🙂
      Bu arada ne yaptım biliyor musun?
      Fransızca kursuna başladım 🙂

    • TUĞBA'NIN DÜNYASI diyor ki:

      Ay bu aralar bir şekilde benim de hard disk edinmem şart oldu artık. Hep ihmal ediyoruz yine. Aklım çıkıyor bir şey olacak diye ya sakınan göze de çöp batar derler, kendime bu sözü hatırlatmamaya çalışıyorum.
      Fransıza kursu harika olmuş. Ben bunca seneye rağmen ilerleyemedim bir türlü istediğim gibi, Malum koşullar burada pek acayip. Şimdi şakır şakır konuşabildiğimi sanan tüm insanlar feci şekilde yanılıyor ve çok üzülüyorum ama elimden gelen bir şey yok. Kursa gitmek öyle imkansız bir şey hele son dönemlerde:( Ben de dönünce bu birikimden ve kulak dolgunluğundan ve az da olsa kursa gittiğim dönemde öğrendiklerimi unutmamak adına bir kursa yazılmaya niyetliyim. Fransızca her zaman sevdiğim bir dil olmuştur. Geliştirmek için elimden geleni yapacağım.
      Arada kursla ilgili yaz bana merak ederim nasıl gidiyor, neler yapıyor, neler öğreniyorsunuz falan? Keyifli bir dil ama az biraz psikopat bir tavrı da yok değil hani:)
      Kolaylıklar diliyorum…
      Mutlu kal. Umarım da apple da telefon sorununa bir çözüm bulabilirler, her şeyi başarıyorlar bir şu telefondan foto kurtarmayı mı yapamıyorlar anlayamıyorum yahu..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir