2021 yılında neleri yapamadık?

Zorlu bir senenin ardından: Hoşça kal 2021

2021 yılıyla hesaplaşmak için geldim buraya.

Hoşça Kal 2021
Hoşça Kal 2021

Benim için zor geçen bir seneden bahsediyorum. Tadını alamadığım, yorulduğum, mutluluğu bir sürü mini minnacık şeye bağlayıp Polyannacılık oynadığım ama yüzümde gülücükler açtırmayı beceremediğim bir sene… Aralık çıkmadan en sevdiğim yazarlardan birinin, Joan Didion’un bizleri bırakıp çekip gittiği bir yıl. Bizim de her sene yaşlılığa doğru adım adım yaklaştığımız insafsızlığı yakıştırdığım birbirini takip eden on iki ay…

Kuzey’in muhtemelen/ hayırlısıyla bizimle son okul yılını geçirdiği sene olarak kayıtlara geçecek hatta 2021. Seneye bu zamanlar Noel tatili için evimizin kapısını çalacağı zamanlar olacak aralık ayı. Selçuk’la benim üniversite seçimleri, başvuruları, sınavlar, notlar derken içimizin yorulduğu; kalbimizin Kuzey’in kanatlarının çıkmasıyla birlikte ağrıdığı bir yıl.

Pandeminin hayatlarımızın kocaman iki senesini çaldığı acımazsız bir zaman dilimi; uzadıkça uzuyor.

Paris’imden 2019 Şubatından beri ayrı kaldığım, yaşam sevinçlerimin Yeni Zelanda kadar uzakta olduğu birbirine bağlanan günler, haftalar, suratlarımıza yapışan maskeler, sol kolumuzda açılan minik aşı delikleri….

Filmlerden tanıdığımız distopik bir dünya, bozuk ekonomi, bazı şeylerin sonuna yaklaşıyor muyum acaba düşüncesi…

Pek de sevemedim seni 2021…

Blogda hep güzel şeylerden bahsetmek istiyorum. Oysa siz de biliyorsunuz ki hep güzel şeylerle dolu değil dünya. Üstelik durmadan yaşadığı muhteşem yaşamı gözlerimizin içine sokan insanlardan da yoruluyor insan. Hep mutlulukla dolu bir yaşam mümkün değil ki! Sanal dünyalar hepimizi sanal mutlulukların içine sığdırdı. Her biri farklı kahve fincanları, güzel olma çabası, dünyanın en iyi kocası/ karısı ile verilen pozlar. Eh iyi kocayı kapamadı, en güzel çocuğu doğuramadı diye üzülüyor insan. Pandemi hepimizi başka yerlerden sorguladı. Alıştığım yaşamın içinde alıştığım şeyleri yapamadığım için üzülüyorum; hatta ara ara da söyleniyorum. Ama çok daha önemli şeyler alındı elimizden. Türkiye’de Pandemi gerçeği birçok ülkeden farklı yaşandı. 60 yaş üstü nice insanımız eve hapsedildi. Otobüslere binmelerine izin verilmedi. Yaşam hakları ellerinden alındı.

Haftalarca hafta sonları sokağa çıkamadık ama evimizden dışarda vızır vızır gezen arabaları seyrettik. Marketten içki alışverişi yapamadık. Bir yandan ne yapacağımızı bilmediğimiz pandemiyle uğraşırken ardından gelen büyük sorunları çözmeye çalıştık. Birikmişleriyle hayatını devam ettirebilecek insanlar vardı ama olmayanlar çoğunluktaydı. Çocuklar online eğitimden memnun olsalar da yaşıtlarıyla yaşayacakları onca güzel anıdan mahrum kaldılar. Birçok çocuk ne yazık ki online eğitim bile alamadı. Her zamanki gibi yüksek perdeden nutuklar attık, pandemide öğrencilerin yanındayız dedik ama sırtlarından birazcık olsun müfredat yükünü eksik etmedik. Kimimiz maskesini taktı, kimimiz takmadı; kimimiz aşılandı, kimimiz aşılanmayacağız diye naralar attı.

Yorulduk. Yaşam mutluluğumuzu kaybettik. Belki de başka bir zamanda daha mutlu günlerde kullanmak için bir yere kaldırdık. Daha iyi günlerin umuduyla. Pandemi, pandemiyle şekillenen hayatlarımız öyle ya da böyle değişti. Hiç ummadığım değişiklikler, tercihler oluyor etrafımda. Başka bir hayatı merak edenler, yeni bir yaşam kurmaya, yeniden başlamaya cesaret edenler, doğru ya da yanlış böyle bir kararın ardından yürüyen nice insan var. Öyle ya da böyle ciddi ciddi sorguladık yaşamı.

2021 akıl almaya tahammül edemediğim bir yıl oldu.

Bu sene benim en az spor yaptığım, en sağlıksız beslendiğim, tereddütsüz hayata “Aman hayat! Çok da umrunda değilsin.” dediğim bir yıl oldu. Yok! Cesaretten değil, bıkkınlıktan. 2021 kendimden çok başkalarını düşündüğüm, işi, para kazanmayı kendimden öte başkaları için istediğim zorlu bir seneydi. Bu sene yaşadığımız coğrafyaya, politik tercihlerimizin bizi getirdiği duruma en çok k.üfrettiğim yıl oldu. Ve bu sene ilk defa oğlum için yürekten, “Gitsin, gitsin uzaklara ve bizim çektiğimiz kalp ağrılarını çekmesin bu topraklarda!” dediğim yıldı.

Usul usul dinlenen şarkıların yılı 2021…

Bazı güzel şeyler de oldu. Her fırsatta bir kadeh şarabımı, şampanyamı içtim. Arkadaşlarımla her fırsatta eller havada oynayıp, bağıra bağıra şarkılar söyledim. Ferdi Özbeğen’dan Erik Dalı’na uzanan bir deli dolulukla eğlendim, kafayı buldum. Ertesi gün beni dinlendirecek sözsüz müziklerin kollarına bıraktım kendim. Sarhoş olup işe gidemedim. Kendime evde yatma hakkını verdim. Mutsuzluğumu, ne olacak bu memleketin hali triplerimi bastırmak için bir havalarda uçtum, yerlerde süründüm. Canımın istediği, okuyabildiğim kadar kitap okudum. İçimin sıkıldığı kitapları yarıda bıraktım. Podcast üstüne podcast dinledim. Pariste geçen dizilerde, eski romantik komedilerde gezindim. Kuzey’e bol bol sarıldım, ahhh ahh gidecek diyerek öptüm, öptüm, öptüm. Evde yardımcımız olmadığı için çamaşırlar yığıldı, tozlar birikti; hem söylendim, hem de dağınık bıraktım her şeyi. Mandalina ve nar yeme rekoru kırdım.

Peki sonuç ne?

Söylendim arkadaşlar! Bütün bir 2021 boyunca olana, olmayana, hakkımızda karar verenlere, her şeyi yokuşa sürenlere, bizi görmezden gelenlere söylendim de söylendim. Pişman değilim. Bu sene de böyle geçti. İçimden başka türlüsü gelmedi.

EN ÖNEMLİ SORU: Emily in Paris’teki esas kızımız Emily’nin (Lily Collins) her mimik yaptığında alnında beliren kırışıklıklara takılmadan edemiyorum. Böyle çok değişik kırışıklıklar yahu! Yüzünün şekli değişiyor kızın. Halim budur! Anlayın.

Daha önce de yeni yıla girmeden, bazen de yeni yılın ilk gününden seslenmişim buradan. 2020 yazımız bir tık uzakta. 🎄

2019’da geri dönüp baktığımda pek de fena olmadığını görüyorum. Siz de hatırlamak isterseniz İŞTE BURADA 🎄

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

2021 yılında neleri yapamadık?” yazısında 4 düşünce

  1. elif diyor ki:

    İçimde tuhaf bir his, kötü, buruk..Son okuduğum kitapta dendiği gibi ”korku örümceği milim milim ilerleyerek beni felç ediyor.” Evet biz blog yazarları güzel şeyler için blog yazdık genellikle ama dünyanı hali bu, bizimki ondan daha beterken azıcık da söylenme hakkımız olsun..

    Kuzey’in yolu açık, şansı bol olsun, gitsinler ve arkadan gelecek olanlara (bizimkilere) de inşallah el uzatsınlar. Öpüyorum seni de ve o dört güne dört yıllık mutluluk sığdırmanı (Paris’te) diliyorum.

    • Özlem Öztürk diyor ki:

      Elif,
      Geçen seneyi yönetmekte zorlandım. Yaş ilerledikçe bazı şeylerle başa çıkmak da daha zor oluyor zaten. İnsanın tolerans gücü kalmıyor. Kendi adıma konuşacak olursam, benim kalp kırdığım bir sene oldu. Sesimi çıkardığım, insanların gözümün içine baka baka yalan söylemesi karşısında görmemezlikten gelmediğim, olduğu kadar diyerek kestirip attığım, kim neyse yüzüne pat diye söylediğim bir seneydi. Vallahi pişman da değilim. Şimdilerde tüm hayatımı da Kuzey üstüne kurguladım. Ne yapacağıma, hayatımız nasıl yönlendireceğime Allahtan bir mani gelmezse öyle kararlaştıracağım.
      Umuyorum tüm çocuklarımızın yolu, kaderi, şansı parlak olur.
      Paris için çok hayalim var. İnşallah gerçekleşir.
      Çok öpüyorum
      Sevgiler

  2. Sevim diyor ki:

    Gerçekten hic hatırlamak istemeyecegim.bir yil her hafta sonunu evde geçirmek arkadasima hadi kahve yapıyorum gel diyememek e bu hafta aonu hangi oyuna gitsek diye etkinliklere bakamamak… ve yazin o korkunc yanginlar .
    Bitsin v3 hepimizin yasadigi en kotu sene bu olsun daha kötüsünü yasamayalim

    • Özlem Öztürk diyor ki:

      Neresinden tutsak elimizde kaldı bu sene. Geleceğe umutla bakmak zorlaştı. Sanırım bunun en büyük sebebi plan yapamamak. Geleceğe dair bir şey koyamayınca önümüze, sanki bu sıkıntılar hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor. Covidin artık yaşamımızın bir parçası olduğunu kabul etmemiz gerekiyor; geçmeyecek gibi geliyor. Evrile evrile grip gibi bir şey olacak sonunda galiba.
      Size daha güzel günler göreceğimizi umut ettiğim bir yeni yıl diliyorum. Şimdilerde bana çok zor gelse de belki yazarak uzaklaşabiliriz bu sıkıntılardan.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir