Yıllık Arşivler: 2019

Edebi Yolculuklar Peşinde: Rüzgârın Gölgesi ve Barselona

Yakama yapışmış ve vazgeçmek istemediğim bir huyum var: Kitapların içinde hayat bulan şehirleri ve o şehirleri bana canlı kılan roman kahramanlarının ayak izlerini takip etmek. Bir kitabı okurken sokakları, başka türlü karşılaşacağımı düşünmediğim esnaf lokantalarını, kafeleri, üstüne hikâyeler adanmış yemekleri not ediyorum. Bazen kapısının önüne geldiğim köhne kafenin içinde tadına baktıklarım şaşırtıyor, bazen de yedikleriminde aradığım…

blog-yazmak macerakitabım (1)

Blog Yazmak

Döndüm dolaştım, yine kendimi blogda buldum. Blog Yazmak artık çok zevkli 😀 Hatırlarsanız ne zamandır blogun alt yapısından şikayetçi olduğumdan bahsedip duruyordum. Sanki çatısından, penceresinden su sızdıran, ne kadar temizlersen temizle bir türlü temiz gözükmeyen, güneş almayan loş bir evde yaşıyor gibiydim. Yazdığım yazılar kafalarına göre font değiştiriyor, canı hangi puntoda olmak isterse o puntoda…

melbourne

Avustralya Gezi Notları-4 Melbourne

Kısa başlıklarla benim Melbourne ‘ümü görmeye ne dersiniz? Melbourne ‘de en çok neleri sevdiğimi paylaşıp sonra bir arabaya atlayıp okyanus kenarında seyahate çıkmaya hazırlanıyorum. Kendi çapımda bir bibliyomanyak olduğumu düşünürsek Melbourne şehrinin kütüphanesini çok sevdiğimi söylemem de bir sakınca yok. İşte, State Library Victoria Açıkçası irili ufaklı başka kitapçıları var mıdır bilmiyorum ama ben içine…

melbourne nehir kıyı gezintisi (1)

Avustralya Gezi Notları- 3 Melbourne

Avustralya kafeleri ve kahvesi ile ünlü bir ülke. Elbette kıtanın başka güzellikleri de var. Okyanus kıyısında yol almak, dalgalarla boğuşan sörfçüleri seyretmek, buz gibi okyanus suyuna girmeye çabalamak, acaba az ileride köpek balıkları var mıdır diye düşünmek, el değmemiş ormanlarının kıyılarında adımlamak, yol kenarındaki “Zehirli yılanlar vardır.” tabelalarına bakıp bunu ilk birkaç seferden sonra doğal…

Avustralya Gezi Notları- 2 Melbourne

1920’lerin Fransasında benim adını şimdilerde Alain de Botton’ın bir kitabından duyduğum bir gazete varmış: L’Intransigeant. Bu gazete ön sayfasından sansasyonel yazılar yayınlar, okuyucuların ilgisini çeken sorular sorarmış. Sordukları sorulara mutlaka zamanın ünlülerinden, yazarlarından cevaplar gelirmiş.     Mesela, “Ölüm tehdidiyle karşı karşıya kalsanız hayatta olduğunuz son dakikalarda ne yapardınız?” sorusuna birçok ünlünün yanında Proust da gazeteye…

apollo-bay avustralya

Avustralya Gezi Notları -1

Avustralya seyahatini unutmamak için geriye dönüp sık sık bakıyorum. Rüya gibi; hep güzel anlarıyla aklımda. Anılarımdan silinmesin, izleri zamana yenik düşmeden derinleşsin diye bir an önce yazıya dökmek istiyorum. Üstünden yıllar geçse de kafamı geriye her çevirdiğimde, “Ah güzel Avustralya!” diye anımsayacağım yeşilin, mavinin içindeki bu cenneti. Gün geçtikçe, bildik hayatın işi gücü içinde yoğruldukça Avustralya…

Keyifli bir Takıntı : Blog yazmak

Gün-17 – Takıntılarım ve ben 😉 Birisi takıntı mı dedi? Bazı objelere takıntılı olma durumum var ne yazık ki. Uzun zamandan beri benimle olan eşyalarıma gözüm gibi bakıyorum. Mesela lise yıllarından beri kullandığım mavi renkli bir 0.5 kalemim var. Kimselere vermek istemiyorum, kimsenin kullanmasını da istemiyorum. Uğurlu kalemim o benim. Dili olmasa da bana anımsattığı…

28 Gün Meydan Okuması #Gün15-16

28 Gün Meydan Okuması #Gün15-16

Sekizinci Hayat, son zamanlarda okuduğum en iyi kitap. Kitabı gecelerimi gündüzlerime katarak okuyor, sekiz yaşamı da kurgulayan yazara imrenerek bakıyorum. Gün 15- En çok merak ettiğin bir şeyi araştır, millete de bir faydan dokunsun. Bugün biraz daha bilgisayar başında vakit geçirirsem sanırım meydan okumada olmam gereken günün paçasından yakalayabileceğim. Gel gör ki, bu soru beni biraz zorladı….