Son Durum Budur!

PARİS’TE NE VAR, NE YOK?

– Yoğun geçen beş günden sonra evimize geldik. Evinden uzakta kalan herkes gibi evimi özlemişim. Mis gibi kokan çarşaflarım, yatağım, temizliğinden şüphe etmeden üstüne yayıldığım koltuklarım ve demlikte güzelce demini almış güzel çayım. Paris her zaman çok güzel ama otel vb. konforu da bir yere kadar!

– Bu sefer şimdiye kadar uğramadığımız Paris’in başka bir köşesinde konakladık. Montparnasse’e açtık döşeği. Ne güzel kafeler vardı; Le Select, La Rotonde, La Coupole, La Closerie des Lilas, Le Dome…
– Hemingway’ın ruhu yanımızda dolaşıyordu. Hayal gücümün yarattığı ruhlar yetmedi bana; Montparnasse mezarlığına girmeden duramadım. Farklı bir misyonerlik görevi taşıyorum yanımda!
– Pek tabii oğlanla gezmek güzel, dilediğin zaman eğil öp, sarıl! Kocayla sarılmış bir fotoğraf mı istiyorsun, ver makineyi eline çeksin, tamam da, rol çalıyor adam! Bu kısım pek hoşuma gitmedi.
– Kafelerde vakit öldürmenin tadını oğlanın anlayabilmesi için biraz daha büyümesi lazım.
– Hehehe, etrafta bol bol öpüşen çiftleri görünce oğlanın gözleri açıldı. ”Adama bak, amma çok nefesini tutabiliyor” dedi.
– Metroda her daim karşına çıkan metro çalgılarını seviyorum. 
– Paris kitapçılarını anlatmaya gerek var mı? Var tabii. Anlatmadan duramam ki zaten.
Shakespeare and Co. popülaritesinin doruğunda. İçerde adım atacak yer yok! Bu yoğun ilgiden olsa gerek, içerde çalışan görevliler suratsız, fotoğraf çekmek artık yasak!
– Rue de Parcheminerie’de İngilizce kitaplar satan muhteşem bir kitapçı ve çok kibar sahibi Brian var. Üstelik kahve ikramı Brian’ın ellerinden! Abbey Bookshop‘a mutlaka uğrayın!
– Üzgünüm ama Paris’te sokaklara pisleyen köpek sayısında ciddi bir artış var. Üstüne basmamak için kafan havada değil, gözün ayaklarının üstünde yürümen lazım! Buna rağmen, bastım!
– Ayağımın tozuyla İstanbul’dayım yani!

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Son Durum Budur!” yazısında 6 düşünce

  1. Heyyfi diyor ki:

    Bayıldım bu nefes meselesine 🙂
    Yazınız çok keyifli. Eve dönüşü de ne güzel betimlemişsiniz.
    Seyahatlerin en güzel bölümlerindendir eve dönüş 🙂
    Sevgilerimle…

    • özlem öztürk diyor ki:

      Oldu valla:) Sempe sergisi vardı, onu bile gezdim. Ufacık bir dükkanda beş dakikada gezdiğim minik sergiyle Parisli bir sanatsever gibi hissetmeyi başardım. Bazen ben bile kendime şaşıyorum:) Oğlanın ağzı açık kaldı sağda solda öpüşenleri görünce:) biraz biraz anlıyor sanki 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir