Etiket Arşivleri: kitap kokusu

Hayatın içinden notlar…

Cumartesi akşamının rehaveti içindeyim. Hafta sonu da olsa, günün keyfi akşamın bu saatlerinde geliyor benim yanıma. Şimdi böyle keyifle yazıyorum ya, bu yazdıklarım ancak 12 saat sonra düşecek beni izleyenlerin sayfasına. Blogumu güncellediğimden beri böyle bir sıkıntım var. Bu durum da benim keyfimi çokça kaçırıyor. Sanki istediklerimi istediğim an paylaşamıyormuşum gibi hissediyorum. Varsa bu konuyla…

Dünyanın diğer ucu neresi ki?

Kuzey’in elinde en sevdiğim kitap! Çocuklukta sürdüğüm rotaların peşine şimdi onun takılıyor olması zaman zaman çocukluğuma taşıyor beni. En güzel yolculuklardan biri olsa gerek çocukluk! Bazen geriye dönüp hayal etmeye çalışıyorum; serin yazlar kaplıyor etrafımı. Anneannemin bahçeye cepheden bakan kocaman balkonu, balkonun içine arsızca uzanmaktan utanmayan erik ağacı, halıyla kaplı serin zemin… Öğlen vakti olmuş,…

Carlos Ruiz Zafon’la nasıl tanıştım?

Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı’na doğru yola çıkan Daniel ve babası olsa gerek kapağı süsleyen bu resim! Sanırım birkaç gün önce elime bir kitap aldım. Okumak üzere kafamın içinde sıraladığım kitap listemin içinde olmayan bir kitaptı kendisi. Amma velakin evde bu kitabı okuyan biri vardı ve yeni bitirdiği kitabı, okumam için gözümün içine sokup sokup duruyordu. Sevgili…

Romain Gary ve Şafakta Verilmiş Sözüm Vardı

Romain Gary’nin ”Şafakta Verilmiş Sözüm Vardı” adlı kitabını bitirdim. Gary bu kitapta çocukluğundan başlayarak Fransa Ordusu’nda askeri bir pilot olana kadar geçen yaşamını anlatıyordu. Yaşamının tüm ayrıntılarını bir kenara bırakırsak, yazıya döktüğü yaşadıklarından geriye annesine verdiği söz kalıyordu.  ”Bir büyükelçi olacaktı.” Romain Gary mi? Emile Ajar mı? Çoğumuzun bildiği gibi annesine verdiği bu sözü tuttu;…

Kitapların dili olsa, onları nerelerden alıp getirdiğimi anlatsa!

Bazı yazarların yazım diline hayran olmamak mümkün mü?      Kitaplığımda yıllar önce aldığım ve dokunmadığım yüzlerce kitap var. Evet, yüzlerce! Çünkü kitap almakla ilgili önlenemez bir arsızlığım söz konusu.     Okumaya başladığım yıllar, ilkokul yıllarım. Okuma alışkanlığı edinmenin çok önemli olduğunu düşünen bir ilkokul öğretmenine sahibim. Keşke şimdi annemin evinde kim bilir nereye…

Okudum, okudum, ben alim oldum!

Ocak ayı kitap okumak açısından verimli bir ay olarak tarihteki yerini aldı. Senenin ilk ayına anlata anlata bitiremediğim kitaplarımla güzel bir giriş yapmıştım. Patrick Rothfuss‘un ilk kitabı “Rüzgarın Adı“nın peşinden, serinin ikinci kitabı “Bilge Adamın Korkusu” gelmişti. Müthiş kitaplardı. Şimdi hasretle üçüncü kitabı beklemekteyim. Bu kalınlıkta iki kitabı bitirdikten sonra kitapların kalınlığından olsa gerek, kollarıma…

Rüzgarın Adı ve Bilge Adamın Korkusu…

Yazsam mı yazmasam mı diye düşünüp dururken işte buradayım yine. Ara ara yazmaya dair durumlarım değişir oluyor bende. Bir ara blogun yazıyı emen beyaz boşluğuna yazı yazmaktan keyif alır oluyorum, ara ara da yine klavyenin yardımıyla herhangi bilgisayarımda herhangi bir ”word” dosyasına. Tuhaf değil mi? Bu aralar kağıtların kokusunu çekiyor burnumun kanatları! İşte aynen böyle….

Patrick Rothfuss- Bilge Adamın Korkusu

Hafta sonuna girmeden önce ev telefonumuzun kesik olduğunun farkına vardık. Bu durum üzerimizde büyük bir şaşkınlık yaratmadı tabii ki; zira her kar yağdığında ya daha iyi bir yapılanma için çalışma yapıldığında hizmet kesintisi olmasına çoktan alışmıştık. Bu seferki çalışma da gayet iyi niyetli yapılan bir çalışmaydı. Türk Telekom çalışanları bundan önceki ilk atağını bizim tatile…