Etiket Arşivleri: kitap kokusu

Sevgili Günlük

Sabahleyin telefonum uzun uzun çaldı. Yukarı kattaydım. THY ile yaptığımız uçuşlarımız bir türlü mil hesabımıza işlenmediği için uçak biletlerinin numarasını bulmakla meşguldüm. Zor iş tabii. E-postalardan çıkarırım diyordum, sonra biletlerin çıktısının olduğunu hatırladım. ”Hadi!” dedim. ”Boşu boşuna fazladan bir çıktı alıp, dünyayı yok etmek için fazladan bir adım atma!” THY kontuarındaki çalışanın yapması gereken şeyi…

Yeni yıl herkese kutlu olsun!

Yeni yıla yeni bir defterle başladım.   Yılbaşı gecesini bizimle geçiren aile eşrafının bir kısmı gecenin sabaha yürüyen saatlerinde yanımızdan ayrıldı. Geri kalanları sağolsun evin büyüğü babaanne odalara serpiştirdi. Salondaki koltuklardan büyük olanına Kuzey’in kıymetlisi amcası serildi, diğerine Kuzey.  Kuzey’in suratında nasıl mutlu bir ifade! Ertesi sabah uzun süren bir kahvaltı masasına oturduk. Bildiğiniz onun…

Yaz boyunca neler okudum diye merak eden var mı?

Yaz güzel geçti. Uzun zamandır burada anlatıp durduğum Edinburgh gezisi anlattığım kadar uzun sürmedi. Bu güzel şehrin ardından Liverpool’a gittik. Beatles’ın şehrini çok sevdim. Sonra Manchester’da bir gün geçirdik. Sonraki gün Londra yolunda oğlanın gözünü boyamak için Oxford ve son olarak Londra! Bu saydıklarımın hepsi 7-8 gün süresinde oldu. Sonra evde tatilimize devam ettik. Ne…

”Toskana Güneşi”nin altında…

Yeni açılan alışveriş merkezi Akasya’daki D&R’ı çok beğendim. Yolumuz buraya düştükçe,-Kidzania sebebiyle sıklıkla düşüyor- D&R’a giriyor ve oğlum arkadaşlarıyla eğlenirken kitapçıda bol bol vakit geçiriyorum. Başka alışveriş merkezlerindeki zayıf kitap raflarına inat, burada aradığım birçok kitabı kolaylıkla bulabiliyorum.  Frances Mayes’in ”Toskana Güneşi” isimli kitabını ise kitapçıda ilk gören ne yazık ki ben olmadım. Hangi kitapları…

Tren garlarını neden sevdiğimi buldum sonunda!

  Bir gün ansızın bir kitabın sayfalarında daha önce hiç bulunmadığımı bildiğim bir tren istasyonunun adına denk geldim: Estación de Francia. Carlos Ruiz Zafon’un Cennet Mahkumu kitabında yaşayan az sayıdaki karakterlerden biriydi Fermin. Kitapta hayran olmamı gerektiren başka karakterleri bir çırpıda geride bırakmış, derbeder haline rağman gönlümde taht kurmuştu. İlk kitaptan beridir çok sevdiğim yaşlı…

Marquez hayatıma nasıl girdi?

  Selçuk’la tanıştığımız zaman o üniversitede öğrenciydi. Ben de üniversite sınavına hazırlanıyordum. Kuzeninle aynı apartmanda, yan yana dairelerde oturuyorlardı. O dairede oturuyor olması da bir sürü olasılığın bir araya gelmesinden oluşuyor. Güzel bir hikâye aslında; yeri gelirse bir gün burada onu da anlatırım. Selçuk’la -biz lise yıllarında buna çıkmak diyorduk- ilk çıktığımız gün Taksim’de kitap…

Kitaplığımda Paris’le ilgili neler var?

Gün geçmiyor ki bu güzel şehir aklıma düşmesin!  Kapısından içeri başımı uzattığım her kitapçıdan bu şehirle ilgili anılar toparlayarak çıkıyorum dışarı: çoğu zaman kitaplar, defterler, kalemler, kitap ayraçları… Alacak listem devamlı uzuyor gidiyor. Bavulum içinde peynirlere ve şaraplara da yer açmam gerekiyor.  Bakalım kitaplığımda bavuluma sığdırıp, buralara kadar taşıdığım neler varmış?    Paris’i mekan tutan…

Altı dakika hayal kurdum!

Yeni yılın ilk gününden beri hayatıma giren ”altı dakika”lar var. Verilen kelime ne olursa olsun, altı dakika içinde aklıma ne gelirse yazmaktan ibaret yapacağım şey! Kendime altı dakika verdim şimdi de! Telefonumun saati altı dakikaya ayarlandı bile! Hayatta iki şeyden tüm hayatım boyunca keyif aldım: kitap ve seyahat! Keşke diyorum, hayatımı hep gezerek ve kitaplar…