Etiket Arşivleri: Paris Gezi Yazıları

Kitaplığımda Paris’le ilgili neler var?

Gün geçmiyor ki bu güzel şehir aklıma düşmesin!  Kapısından içeri başımı uzattığım her kitapçıdan bu şehirle ilgili anılar toparlayarak çıkıyorum dışarı: çoğu zaman kitaplar, defterler, kalemler, kitap ayraçları… Alacak listem devamlı uzuyor gidiyor. Bavulum içinde peynirlere ve şaraplara da yer açmam gerekiyor.  Bakalım kitaplığımda bavuluma sığdırıp, buralara kadar taşıdığım neler varmış?    Paris’i mekan tutan…

Le Select, Paris

Vakti zamanında bir gün, şimdi geçmişte kaldı, Paris severlerin bildiği bir kafenin masalarından birinde seyre daldım. Yaptığım pek de hoş bir şey değildi, biliyorum! Yan masada kahvesini içmekte olan yaşlı bir adamın mahremiyetine girmek ne kadar doğru olabilirdi ki? … ama o yaşlı adam benim sevebileceğim bir yaşlı adamdı. Eskimiş çantasını yanındaki boş sandalyenin üstüne bırakmıştı….

Paris’e gitmek için 5 neden!

Bir kere canın çok sıkkınsa ve acele yoldan mutlu olmak istiyorsan Angelina‘ya gidebilir, şahane bir sıcak çikolatayı höpürdetebilirsin. 🙂 Adres: 226 Rue de Rivoli, 75001 Paris Paris’in en güzel kitapçılarından biri olan Abbey Bookshop‘a uğrayabilir, büyük bir ihtimalle kitabevinin sahibi Brian tarafından ikram edilecek kahveyi içip, kitap kokuları içinde huzur bulabilirsin. Adres: 29 Rue de…

Monet’nin evine nihayet vardık!

Monet’nin evine gittim. Ben zaten karşıma çıkan her eve tereddütsüz gidiyorum. Yolun içinde, paranteze saklanmış başka bir hikâye gibi oluyor o zaman yaşadıklarım. Uzun uzun anlattım St. Lazare Garı’nı, trenlere olan sevdamı ve yolda hissettiklerimi. Sanırım trenlerle ilgili söyleyeceklerim hiç bitmeyecek benim; çocukluğumda çok tren yolculukları yaptığımdan değil, evimizin önünden geçen rayların üstünde giden trenlere…

Trenler hayatımın orta yeri: Monet’ye yolculuk!

St. Lazare Garı’ndan kalkacak tren için bir gün önceden biletimizi alıyoruz. Gelmeden internet üzerinden almayı denesem de, başarılı olamıyorum. Paris’te şehrin bana sunacaklarını kaderin ellerine teslim ediyorum. St. Lazare istasyonundan kalkıp, Vernon’a gideceğiz, oradan da kısa sürecek bir yolculuk için yolcularını bekleyecek olan otobüse binerek, Giverny’ye… Giverny, Monet’nin köyü… Monet’nin kırk üç yılını geçirdiği, meşhur…

Koca gözlü bir şarap bardağının ardından aklıma düşenler…

Picasso Müzesi’nin karşısında bir duvarda bekleyen küçük oğlan! Yazma zamanım gelmiş demek; birkaç gündür bekliyordum yaz zilinin gelip kulağımın dibinde çalmasına. Geldiğimden beri bedenimle ruhum ayrı yerlerde geziniyor. Her yurt dışı dönüşümde kafamın çokça boşalmasından olsa gerek, İstanbul’a dönünce keyifle yapacağım şeyleri listelerdim. Mesela sporu genel olarak düzenli yapmama rağmen, parklarda koşan insanları görüp, ben…

Angelina ve Paris’in en güzel sıcak çikolatası!

Paris’te gizli bir sıcak çikolata hikayesi: Angelina. Tarihi bir mekan. Rue de Rivoli üzerinde önünde uzun kuyrukların oluştuğu güzel mi güzel, eski mi eski bir pastane. Aslında çoğu zaman alışık olduğum kitapçıların raflarının arasında gezinirim. Bu durumun birçok iyi yanı olduğu gibi, kötü yanları da var. Rutin gezinmeler sırasında ayaklarınız sizi bilmediğiniz rafların önüne taşımaz…

Yapamadıklarım, yapacaklarımın garantisidir!

Şöyle sesleniyorum kendime yattığım yerden: Hadi tembellik yapma, at kendini yataktan artık! Arkadaş, şu yataktan her sabah fişek gibi fırlayan bir insan olamadım ben yahu! Paris’ten dönerken çok soğuk bir havayı ardımızda bıraktık, şimdi evimin huzur veren sessizliği içinde pencereden sızan güneşe bakıyorum. Daha tam istediğim kıvama gelmedi hava ama gelecek biliyorum. Belki beni de…