Kategori Arşivleri: Kategorilendirilmemiş

Macera Kitabım ocak ayında ne okudu?

Macera Kitabım derken kendimden bahsediyorum. ? Macera Kitabım sadece bir web günlüğü; oturup da blog yazacak, kitap okuyacak hali yok ya? Bana sanki geçen senelerde daha fazla kitap okuyormuşum gibi geliyor ama bu sene itibariyle yaptığım başka şeyleri de göz önüne alırsam kendimi fazla hırpalamayacağım. Sonuçta iyi ya da kötü günlüğüme düştüğüm notlardan, bloga yazdığım…

Yeni yılın sabahı…

2017’nin ilk gününden merhaba! Yeni bir güne uyanmaktan öte bir şey olmadığını bu sabah tekrar tecrübe etmiş olduk. Nasıl bir sabah olduğundan, yine nasıl fena bir haberle gözümüzü açtığımızdan bahsetmeyeceğim; zira ülke siyaseti ile ilgili şeyleri buradan pek paylaşmıyorum. Ülke yine aynı ülke, halk yine aynı halk, bizler yine aynı bizleriz.   Biz bu sene…

Eski yılın son pazarı…

Yeni bir yıla girmeden önceki son pazara geldik nihayet. Bildik hafta sonu halindeyiz biz. Koltukların yastıkları başka taraflara kaymış, kitapları dergileri sağa sola fırlatmışız, sehpanın üstü kullanılmış bardaklarla dolu. Pek steril bir ev ortamı olduğunu söyleyemeyeceğim yani. Bizim ev hafta sonu geldi mi hep dağınık. Etraftaki tüm kitapları okuyor muyuz? Hayır. Yine de çevremizi okunan…

Unutmak İstemedikçe: Aklımla Dalga Geçme

Geçen cumartesi akşamı Fatih Portakal‘ın Can Yayınları‘ndan çıkan kitabı Aklımla Dalga Geçme’yi konuşmak için Tavsiye Evi’ne davetliydik. Aslında bu tip durumlarda biraz çekimser kalıyorum. İş hayatında onca insanla muhatap olmama rağmen, iş tanımadığım insanlarla aynı ortama girmeye gelince biraz tedirgin oluyorum. Bir de şu var elbette: Ekrandan tanıdığım insanlarla gerçek hayatta karşılaşmak istemiyorum. Daha doğrusu…

Aralık kapıyı araladı yine…

Üşenmesem oturup bu sene okuduğum kitapları sıralayacağım. Temmuz ayında kitap okuyamayınca sanki tüm seneyi kitap okumadan geçirmişim, 2016’yı okuma açısından kısır geçirmişim gibi hissediyorum. Oysa çalışma masasının üstü, salondaki başucu sehpam okunmuş, yerine kaldırılmayı bekleyen kitaplarla dolu. Yine de ortada beni rahatsız eden bir durum var. Onlarca kez söylediğim gibi bu senenin hiçbir hali beni…

Bir mevsimden bir mevsime, bir şehirden bir şehire…

Yazı başka heyecanlarla karşılıyorum. Elbette bahar habercisi oluyor birkaç aya gelecek olan yazın. Ağaçların dalları, manolyanın üstü çiçekle dolan kolları gibi ben de kollarımı açarak karşılıyorum yazı. Güneş içimi ısıtıyor, yazın gidilecek yerlerin heyecanı basıyor benliğimi. Havalar iyice güzelleşse de bahçede etsek kahvaltımızı diye geçiriyorum içimden. Yazı biraz da ben taşıyorum bizim evin içine. Ben…

Neden bir kitaplığım var?

Kitaplarım, defterlerim bir de cd’lerim kıymetli benim için. Alışveriş dendi mi de aklıma bunlar geliyor zaten. Gittiğim yerlerde de nereleri gezip, tozuyorsun derseniz kitapçılar derim. Kendimi en rahat hissettiğim, varlığımın huzura erdiği yerler buraları. Kitap kokusu yabancılık duygusunu alıp götürüyor. İnsanı güvende hissettiren nadide yerler. O yüzden seyahat ritüellerimin başını kitapçı ziyaretleri alıyor. Ufak tefek…

Nerede kalmıştık?

Hııım, nerede kalmıştık? Bugün iş yerinde birkaç dakikalık bir boşluğum oldu. Bu cümlemden kimsenin deliler gibi çalıştığımı düşünmesini istemem; ama gelenler-gidenler, arkadaşların sorduğu sorular, arada sırada çalan telefonlar, dertler derken insan kendine ayıracak vakti pek bulamıyor. Farkında olmadan bloga girdim. Hemen hemen her boşlukta bloga girip kimler ne yazmış diye bir bakınıyorum. Birilerinin hâlâ yazıyor…